Page 84 - inovasyon 25
P. 84
Azade Hilal Özkan: Geçen sene okulumuzda yaptığınız
konferansta “zenginlik nedir?” sorusunu yöneltmiştiniz
bizlere. O zaman da bu söylediklerinize benzer örnekler
vermiştiniz. Hatta o zaman da ne zaman istersek sizi
ziyarete gelebileceğimizi söylemiştiniz.
Prof. Dr. Ekin Akalan: Tabii ne zaman isterseniz.
Sekreterimle konuşun 1 günü benimle laboratuvarlarda
geçirin. Ne kadar iyisin, rakibin kadar! Dünya bir
puzzle, sen bu puzzle’ın bir parçasısın. Ama en güzel
parçası olmalısın! Bizim burada problemleri çözme
yeteneklerimiz de artıyor. Bunu iki şekilde sağlarız: sakinlik
ve anlama. Siz Türk gencisiniz, sizin çözemeyeceğiniz
sorun yok. Yeter ki anla. Anlamak için yavaşlamalısın,
sakinleşmelisin. Ne kadar çok insanın problemini
çözmeye çalışırsan beynin o kadar gelişir. Arkadaşlarının
samimiyetle problemlerini çözmeye yardım ettiğinde
aslında kendinize yardım etmiş oluyorsunuz, kendi
beyninize. Sadece dinlemek bile problemlerin %80’ini
çözer. Sakince ve anladığını belli ederek dinlemelisin.
Karşındaki kişinin problemini adeta yaşamalısın ki onu
çözebilesin.
Kerem Çaylı: Hocam proje ve araştırmalarınızın
özellikle çocuklar üzerine olduğunu fark ettik. Bunun bir
nedeni var mı?
Prof. Dr. Ekin Akalan: Ben aslında çocuk
fizyoterapistiyim. İçimde büyük bir çocuk var. Ben
İstanbul Tıp Fakültesini birincilikle bitirdim. Son sınıfta
çocuk bölümünü istedim. Tüm yıl boş zamanlarımda
çocuk polikliniğine gittim, gönüllü olarak çalıştım. Mezun
oldum, yine gönüllü olarak birinci yıl çalıştım çünkü
mesele asla para olmadı. Babam benim için bankaya
borçlandı, tüm paramı kurslara harcadım. Bununla
yetinmedim, çocuklarla yürüme ile ilgili çalışma yapan
kimse yoktu. Harvard’a başvurdum, kabul aldım.
84 • İNOVASYON KÜLTÜRÜ